Hereke Halı ve İpekli Dokuma Fabrikası

Hereke Halı ve İpekli Dokuma Fabrikası

Ocak 7, 2019 0 Yazar: admin

Yaklaşık yüzyıl önce, İstanbul’a 60 kilometre uzaklıktaki küçük körfez kasabası Hereke’de yüz halı tezgahı kuruldu. Bu tezgahlarda Türk Halı Snatı’nın en seçkin örneklerinin dokunacağı kimin aklına gelirdi?

Halının tarihi çok eskilere gitmekle birlikte, “düğümlü” halı Selçukluların Anadolu’ya egemen olduğu H inci yüzyıldan sonra yaygınlaşmaya başladı. Halıcılığın sürekli gelişme sağlamasıyla, özgün ve zengin örnekleri olan Türk Halı Sanatı doğdu.

Bu gelişme, bugün çeşitli aşamaları ve Türk Halı Sanatı’nın varlık gösterdiği kimi bölgeler yönünden İncelenmektedir. Örneğin Prof. Dr. Şerare Yetkin, Türk Halı Sanatı örneklerini Selçuklu halıları, hayvan figürlü halılar, ilk Osmanlı halıları, Flaman ressamlarının tablolarında görülen halılar, klasik dönem Osmanlı halıları, Uşak halıları, Bergama halıları, Osmanlı Saray halıları başlıkları alil tında toplayarak ele alır.

Bu kümeleme içerisinde Hereke halıları, tarihsel köken bakımından, Osmanlı Saray halıları grubuna girmektedir.

İzmit Körfezi’ndeki Hereke’de kurulan ilk dokuma fabrikasının tarihi 1843 yılına uzanır. “Hereke Fabrika-i Hümayunu” adı verilen bu ipekli atölyesi, bir süre sonra pamuklu dokuma tezgâhları da eklenerek genişletildi. 1850’de pamuklu dokuma tezgâhlan İstanbul Bakırköy’de kurulan fabrikaya taşınırken, Hereke’deki Kamhane’ye (ipekli, kadife, mobilyalık üreten bölüm) 100 tane jakarlı el tezgâhı eklendi. Başlangıçta yalnız Osmanlı Sarayı için üretim yapan Hereke fabrikası, zamanla imalata dayalı üretimini artırarak Kapalıçarşı’da bir satış mağazası açtı. 1878’de önemli bir yangın geçiren fabrika, uzun süren onanından sonra 1882’de y en id en işle tm ey e açıldı.

Halıcılık bölümü kurma hazırlıkları 1890 yılında başladı. Sivas, Manisa ve Ladik’ten ustalar getirtildikten sonra, 1891’de üretime geçildi.

Burada da halılar el tezgâhlarında dokunmakta ve yalnız Osmanlı Sarayı’nda kullanılacak ya da yabancı hükümdarlara armağan edilecek halılar üretilmekteydi.

Bir süre sonra İstanbul’da satılmaya başlanan Hereke halıları, Avrupa’da da ün kazanmaya başladı. Artık fabrika sipariş üzerine çalışıyor ve istekleri zamanında karşılayamıyordu. Bunun üzerine tezgâhların sayısı sürekli artırıldı.

Alman imparatoru II. Wilhelm ile eşi Victoria 1894’te, Türkiye’yi ziyaretleri sırasında, uluslararası ün kazanmış olan Hereke Fabrikasını da gezdiler. ikametleri için Hereke kıyısına bir köşk kurulmuştu… Amerikalı sanayici Andrevv Carnegie’nin La Haye’de yaptırdığı Barış Sarayı’nın halı ve perdeleri, aynı yıl Hereke Fabrikası’na sipariş edildi.

Ünü gittikçe yaygınlaşan fabrika, artık iç ve dış fuarlarda madalyalar kazanmaya başlamıştı. (1892 Viyana, 1894 Lyon, 1907 Bursa, 1908 Viyana, 1910 ve 1911 Brüksel, 1911 Bursa)…

Bir yandan “çuha, şayak ve iplik”, “yünlü dokuma”, “fes” vb. bölümleri açılarak, bir yandan da tezgâh sayısı artırılarak genişletilmekte olan fabrikanın ürünleri, artık iç ve dış piyasalarda “Hereke” diye tanınıyordu. “Hereke”, aynı zamanda üstün kaliteyi ifade eden bir sözcük olarak kullanılmaktaydı. Zamanla, Hereke ilçesinde ve köylerinde tezgâhlar kurulup bunları çalıştıranlara iplik verilerek “götürü” iş düzenine geçilmesi yoluyla üretim artırıldı ve -daha çok Amerika’dan gelen- dış talepler karşılanmaya çalışıldı.

Cumhuriyet döneminde birtakım yönetsel d e ğişiklikler geçiren fabrika, yünlü kumaş ve halı üretimini sürdürdü. En sonunda halı bölümü,, “Hereke Halı Eğitim Merkezi” atölyesine dönüştürüldü.

Hereke Fabrikası’nda üretilen halıların en önemli özelliği, inceliğidir. Bunlarda ya ince yün ya da ipek kullanılır. Ayrıca, altın ve gümüş sim ile bükümlü pamuk ipliği kullanıldığı da olur. Saray için üretilen yün halılarda santimetrekare başına 60-65, ipek halılarda 80-100 düğüm atılır. Santimetrekarede kullanılan düğüm sayısının çokluğu (sıklık), halının inceliğini belirleyen bir ölçüt sayılır. Düğümler, “Hekim düğümü” ve “Gördes düğümü” adı verilen tekniklerle atılır. Her sıradan sonra pamuk ya da yün ipliğinden “tek atkı” geçirilir, bu da incelik ve motiflerde kıvraklık sağlar.

Kimi düğüm uçlarının kısa, kimi düğüm uçlarının uzun kesilmesiyle “kabartma” halılar da elde edilir. Bugün örneklerine Topkapı Sarayı Müzesi’nde ve kimi saraylarda rastlanan en eski Hereke halılarındaki renk, desen ve motifler birbirinden değişiktir.

Beyaz zemin üzerine çeşitli renkler kullanıldığı gibi, değişik renklerde zeminler de verilmiştir. “Saray halısı” tipinde çiçekli halılara da sıkça rastlanmaktadır.

Bunlarda lale, papatya, karanfil, çiğdem, gül, leylak, sümbül vb. çiçeklerin ince ince işlendiği görülmektedir. Yine “Saray halıs ı” tip ind ek i kufi k öşe madalyonları bunlarda da yer almaktadır.

Iran, Memluk, Y ö r ü k -T ü r km e n (Anadolu) halılarının renk ve motif özelliklerini taşıyan Hereke halıları dokunduğu gibi, Batı modasını yansıtan desenler de kullanılmıştır.

Ayrıca, kökeni 16’ıncı yüzyıla kadar giden “Madalyonlu Uşak halısı” tipinde Hereke halıları da vardır.

Bunların orta eksenlerinde yuvarlak, yan ek sen le r in d e sivri dilimli madalyonlar bulunmaktadır.

Mihrap zeminine geometrik şekillerin, ince kıvrık dalların, kandillerin işlendiği Hereke halılarının bir bölümü “seccade” olarak kullanılmak üzere dokunmuştur.

Bugün başka yerlerde aynı dokuma tekniğiyle üretilen halılar da “Hereke” adıyla bilinmektedir. Ve yine bilinmektedir ki, bugün dünyanın en ince ve aynı zamanda en değerli halıları, Hereke halılarıdır.

Kaynak: https://www.skylife.com/tr/1993-09/hereke-halilari